Çağdaş Gazeteciler Derneği Ankara Şubesi - 6 Nisan öldürülen Gazeteciler Günü

	6 Nisan öldürülen Gazeteciler Günü
	06 Nisan 2014, Pazar

gunestv.com - 6 Nisan 2014

6 Nisan öldürülen Gazeteciler Günü

Çağdaş gazeteciler derneği Malatya şube Başkanı İbrahim Göçmen, 6 Nisan Öldürülen gazeteciler günü nedeni ile yazılı bir açıklama yayınladı Göçmen'in açıklaması şöyle;

Düşünce ve ifade özgürlüğünün Türkiye’de cinayetler tarihi olduğunu belirten Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇHD) Malatya şube Başkanı İbrahim Göçmen “ Gazeteci Hasan Fehmi Bey’in öldürüldüğü 6 Nisan, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) tarafından kabul edilen “Öldürülen Gazeteciler Günü”nün yıldönümü. Yazı işleri müdürü ve başyazarı olduğu Serbesti Gazetesi’ndeki yazılarında İttihat ve Terakki yönetimini sert bir dille eleştirmesinin ardından 6 Nisan 1909 tarihinde Galata Köprüsü üzerinde kurşunlanarak öldürülen Fehmi Bey, Türkiye’de ilk “basın şehidi” olarak tarihe geçti. Öldürüldüğü 6 Nisan günü 1996 yılında “Basın Şehitleri Günü” olarak kabul edilirken, 2005’te anma gününün adı “Öldürülen Gazeteciler Günü” olarak değiştirildi. Türkiye’de 112 gazeteci katledildi.

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun araştırmalarına göre, öldürülen gazeteci ve yazarlarının çoğunun Ermeni ve Kürt olduğu dikkat çekerken, Ermenilerin yoğunluklu olarak Ermenilere yönelik soykırımın yapıldığı 1915 yılında, Kürtlerin ise “faili meçhul” cinayetlerinin yoğunca işlendiği 1990–1994 yılları arasında katledildiği belirtildi. TGDP’nin araştırma sonucuna göre, Türkiye tarihinde son 105 yılda toplam 112 gazeteci sokak infazları ya da gözaltında kaybetme sonucu katledildi. Dünyada 2013’te 129 son 3 ayda 28 gazeteci katledildi Mesleklerinden dolayı katledilmeye devam eden gazeteciler sadece Türkiye’de değil, dünyada da katlediliyor.

Press Emblem Campaign (PEC) basın örgütünün 2013 verilerine göre, 28 ülkede toplam 129 gazeteci öldürülürken, son beş yılda 609 ve son 3 ayda 28 gazeteci öldürüldü. Gazetecilerin çoğunun savaşın yaşandığı Ortadoğu coğrafyasında öldürüldüğü görünürken, bu sayının Avrupa’da daha az olduğu dikkat çekiyor. Ortadoğu’da 44 (%34), Asya’da 37 (% 29), Latin Amerika’da 27 (%21), Afrika’da 18 (%14) ve Avrupa’da 3 (%2) gazetecinin öldürüldüğü PEC’in 2013 verileri arasında yer alıyor. 45 gazeteci tutuklu ve hükümlü Gazetecilere yönelik katliamlar, Türkiye ve dünyada bu durumdayken; Türkiye’de gazetecilere yönelik baskı, şiddet, gözaltı ve tutuklanmalar devam ediyor. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), Türkiye için “gazeteciler için en büyük cezaevi” değerlendirmesinde bulunurken, Türkiye’yi 2014 basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke içerisinde 154. sıraya koydu. Öyle ki; haber takibi sırasında polislerce gaz bombası, tazyikli su, plastik mermi, hakaret ve aşağılanmalara maruz kalan gazeteciler aynı zamanda yaptıkları haberlerden dolayı tutuklanıyor. Özgür Gazeteciler Cemiyeti (ÖGC) 2013 gazetecilere yönelik yayınladığı Hak İhlalleri Raporu’na göre; 150 gazeteci polislerce darp edildi, en az 36 gazeteci saldırıya uğradı, en az 44 gazeteci hakkında dava açıldı, en az 38 gazetecinin haber takibi engellendi, en az 73 gazeteci işten çıkarıldı. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun verilerine göre ise, 26 Mart 2014 tarihi itibariyle Türkiye cezaevlerinde 45 gazeteci tutuklu veya hükümlü olarak bulunuyor. ‘Türkiye’de adeta genetiği değiştirilmiş gazeteci türü gelişti, Son dönemde gazetecilerin öldürülmediğini fakat ya işten atıldığını ya da cezaevlerine konulduğunu, bu durumun kabul edilemez olduğunu dile getirerek, son olar akta şunları söyledi: “Bu arkadaşlarımız gazetecilik görevleri nedeniyle yargılandı. Devlet, başbakan onlara ‘terörist’ dedi. Fakat biliyoruz ki; yargılanan mesleğimizdir. Ama ne yazık ki, toplumda bunlara karşı çok ciddi tepkiler olmadı, olamadı. Çünkü meslek örgütleri olarak örgütlülüğümüz çok düşük orandadır. İktidar; demokrasi, insan hakları ve basın özgürlüğü konusunda kolaylık sağlaması gerekirken ya gazete kapattı, ya gazetecileri işten attı ya da gazeteleri satın aldı. Ama bunun yanında sadece iktidarı değil, gazetecileri de eleştirmek lazım. Çünkü öyle bir gazetecilik türü ortaya çıktı ki, Türkiye’de adeta genetiği değiştirilmiş gazeteci türü gelişti. Cezaevindeki ve baskı altındaki gazetecileri savunmadılar. İktidar gazetecileri medyası havuz medyaları ortaya çıktı, onlar meslektaşlarını değil, iktidarı ve baskıları savundular.

Son zamanlarda genel anlamda bakacak olursak Gazetecilerin üzerindeki devlet terörü aynen devam ediyor.

Göçmen, Dünya da ki bütün savaş alanlarındaki ya da Türkiye de ki demokratik eylemler sırasında da gazetecilerin de çok kötü koşullarda haber takip ettiklerini ve sürekli “güvenlik güçlerinin” baskısı altında olduğunu hatırlatarak, “Örneğin; Türkiye’de Gezi eylemleri sırasında çok sayıda gazeteci eylemleri takip etmek için alanlara gittikleri halde dayak yiyip gözaltına alındı. Ne yazık ki, gazetecilerin çok zor şartlar altında yaşadığı bir dönemde polis ve devlet terörü görev yapan gazetecilerin üzerinde yoğunca uygulandı ve bu uygulamalar devam ediyor. Bugün Türkiye’nin geldiği nokta budur” dedi.

Zor günlerden geçtik ama bugün çok ciddi medya gücüyüz. Özgür basın geleneği olarak çok güçlüyüz. Bugünlere geldiysek öncelikle şehit arkadaşlarımız, cezaevinde yatan arkadaşlarımız ve sürgüne gitmek zorunda olan arkadaşlarımızın emekleri sayesinde oldu” diye konuştu.