Çağdaş Gazeteciler Derneği Ankara Şubesi

	ÇGD endişelerini anlattı
	22 Mayıs 2013, Çarşamba

serihaber.biz - 22 Mayıs 2013

ÇGD endişelerini anlattı

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Akdeniz Şubesi, Salı günü Mardan Otel’de Akil İnsanlar Akdeniz Grubu’nun ‘Barış Sürecine yönelik’ basınla buluşma toplantısına katıldı

“Türkiye 30 yıldır kan revan içinde. Binlerce genç, kadın, çocuk, bebek, yaşlı öldü, öldürüldü. Bu savaşın nedenleri ve sonuçları hepimizin malumu. Tekrar hatırlatmakta fayda yok. Yıllarca “Barış” diye haykıranlara “Terörist”, “terör yanlısı” diyerek çemkirenlerin hiç olmazsa bir bölümü, hangi dayatma ya da gerekçeyle olursa olsun, bugün “barış” sözcüğünü telaffuz etmek zorunda kalmışlardır” dedi.

Tokmak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Barışseverlere, demokrasi ve özgürlük yanlılarına yıllarca “terör yanlısı muamelesi” yapanların bugün bu noktaya gelmesi elbette olumlu. Şimdi bu gerçeği bir kez daha yüzlerine vurmanın anlamı yok. Çünkü utanmayacakları çok açık. Temel unsurları, “Barış, demokrasi, özgürlük” olan gazetecilik mesleğini icra eden bizlerin de barıştan yana olmamız çok doğal. Evet bizler; “Çağdaş Gazeteciler Derneği” çatısı altında toplanan basın emekçileri barıştan yanayız. Başkaları “kan”, “intikam” çığlıkları atarken de barış yanlısıydık, bugün de barış yanlısıyız, yarın da barıştan yana olacağız.Ta 1978’de yazılan ve bugüne kadar hep savunageldiğimiz, Çağdaş Gazeteciler Derneği Tüzüğü’nün “İlkelerimiz” başlıklı bölümünün 12'nci maddesi aynen şöyle yazmaktadır.”

Madde 12: Gazeteci, şiddet, zorbalık ve savaş kışkırtıcılığına araç olamaz. Barışı, ulusların ve halkların kardeşliğini, eşitliğini savunur; insanlar, topluluklar ve uluslar arasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır. Ulusal bağımsızlık ve demokrasiyi vazgeçilmez ilke olarak kabul eder. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde ve Helsinki Nihai Senedi’nde belirtilen ilkelere bağlı kalır.

Çağdaş Gazeteciler Derneği’ne üyelik başvurusunda bulunan tüm gazeteciler, savaş ve savaş kışkırtıcılığının karşısında, barışın yanında olmayı peşinen kabul etmiş sayılırlar.

İşte bu nedenle Çağdaş Gazeteciler barıştan yanadır, barışın en hararetli savunucusudur.

Bugün kimilerince “Çözüm Süreci”, kimilerince “Barış Süreci” olarak adlandırılan bir süreci yaşıyoruz. Bu sürecin kamuoyuna doğru anlatılması ya da toplum dinamiklerinin görüş ve önerilerini dinlemek üzere bir “Akil İnsanlar Heyeti” oluşturuldu. Bugün bu heyetle birlikteyiz. Bu heyetin oluşturulmasına, “Çözüm Süreci”nin bir tarafında yer alan BDP de, anamuhalefet partisi CHP de çeşitli eleştiriler yöneltmişlerdir.

Bizim de bu heyetin oluşturulması yöntemine yönelik eleştirilerimiz vardır ve bunlar saklıdır.

Genel Başkanımız Ahmet Abakay, bu heyeti, “Başbakan’ın belirlediği, görevlendirdiği, bağımsız davranamayan, hükümetin propaganda birimi gibi çalışan” şeklinde nitelendirmiş ve heyetin çalışmalarının “Gayri ciddi, magazinleşen kimi tutum ve davranışlarıyla alay konusu olmuştur” diye özetlemiştir.

ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay’ın bir diğer eleştirisi de, “İktidarın giderek artan baskıcı tutumuna, son olarak 1 Mayıs’ta Taksim’de yaşanan devlet, polis terörüne arka çıkan, Başbakan’ı eleştiremeyen, tersine çalışmalarıyla Başbakan’ın takdirine mazhar olan Akil İnsanlar’ın çalışmaları hükümete bağımlı yürümektedir” şeklindedir.

Abakay, Akil İnsanlar’ın, cezaevlerinde haksız ve hukuksuz şekilde tutulan 62 gazeteciye ya da ailelerine ziyarette bulunmayı akıl etmediklerine de dikkati çekiyor.

Bu eleştirilerin haklılığı ortada.

DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ’NDE 3 BASAMAK DAHA DÜŞTÜK

Sayın Heyet; merkezi Washington’da bulunan Freedom House (Özgürlükler Evi) Mayıs ayı başında yayınladığı raporda, Türkiye’nin basın özgürlüğünde 196 ülke arasında 120’nci sırada yer aldığını ilan etti.

Aynı kurumun geçen yılki listesinde Türkiye 117’nci sıradaydı. Ne yazık ki Türkiye, demokrasinin en temel göstergelerinden biri olan “Basın ve ifade özgürlüğü” alanında 1 yılda 3 basamak daha gerilemiştir.

Bakın Türkiye, 120’nci sırayı hangi ülkelerle paylaşıyor:

Kongo (Brazzaville), Liberya, Makedonya, Seyşeller.

Basın özgürlüğü konusunda Türkiye’den daha geride olan şu ülkeler teselli kaynağımız olsa gerek: Sudan, Guatememala, Kuveyt, Libya, Zambiya, Mısır, Malezya, Pakistan, Afganistan, Fas.

Basın özgürlüğü alanında Türkiye’den daha üst basamaklarda yer alan bazı ülkelere de dikkatinizi çekmek istiyoruz: Samoa, Papua Yeni Gine, Namibia, Gana, Solomon Adaları, Tuvalu, Trinidad ve Tobago, Kiribati, Tonga, Benin.

TUTUKLU GAZETECİLERDE BİRİNCİYİZ

Sayın heyet üyeleri; tutuklu gazeteci sayısı bakımından ise birinciliği uzun yıllardır başka bir ülkeye bırakmıyoruz. Türkiye maalesef, hapishanelerinde en fazla gazeteci bulunan ülkedir.

Bu tablo, Türkiye için yüz kızartıcıdır. Utanılması gereken bir durumdur.

Her vesileyle haykırıyoruz: Türkiye’de basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma hakkını savunan basın emekçileri çeşitli saldırılara maruz kalıyor.

Muhalif gazeteler kapatılıyor, gazeteciler ve gazeteler ağır para cezalarına çarptırılıyor.

Gazetecilere yönelik tutuklamalar, Hükümetin en yetkili ağzından çıkan hakaretler, gazetecilerin işlerini yapamaz hale gelmelerine yol açıyor.

İmralı Notları’nı yayımladığı gerekçesiyle Başbakan “Bu gazetecilik değil” diyerek, binbir türlü hakaret ve tehditlerle dolu beyanlarda bulunurken, gazetenin en kıdemli yazarlarından biri “Hayır bu gazeteciliktir” dediği için gazetesiyle yollarını ayırmak zorunda bırakılıyor.

Artık otosansür sıradan hale geldi. Bunun sorumlusunun, “demokrasi” nutukları atan hükümet olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

“Demokrasi treni”ne yalnızca kendi hedefine doğru gitmek üzerine binen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokrasinin nimetlerinden kendisi ve yandaşlarından başka hiç kimsenin yararlanmasına tahammül edememektedir.

İktidarın muhalif gazeteciler üzerindeki sistematik baskısı giderek ağırlaşıyor. Türkiye adeta “Korku ülkesi” haline getirildi. Türkiye’de iktidardan yana olmayan gazeteciler, yazarlar artık korkuyor.

Bırakın muhalif gazetecileri, iktidar yandaşı gazeteciler bile korku içinde. Olur da, yanlışlıkla Başbakan’ın, bakanların hoşuna gitmeyecek bir şeyler yazarlarsa, en ağır biçimde “fırça” yiyorlar.

Türkiye böyle bir ortama layık ülke değildir. Bu utançtan bir an önce kurtulmak gerekmektedir.

İKTİDAR GAZETECİ DÜŞMANIDIR

Sayın heyet; Türkiye’deki gazeteciler üzerindeki terör, AKP iktidarında uluslararası bir boyut kazandı. AKP iktidarı, resmen ve fiilen gazeteci düşmanıdır. Basın özgürlüğü düşmanıdır. Düşünce ve ifade özgürlüğü düşmanıdır.

Bu gerçeklik, Türkiye ve dünya kamuoyu nezdinde, Paris merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) nezdinde, New York merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) nezdinde, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) nezdinde, Avrupa Gazeteciler Federasyonu (ETUC) nezdinde, Uluslararası Af Örgütü ve insan hakları kuruluşları nezdinde ayan beyan ortadadır.

SİLAHLI GÜÇLER DIŞARI, GAZETECİLER İÇERİ

Sayın heyet; basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü ile ‘barış’ın ne alakası var diyemezsiniz.

Çünkü ‘barış’ özgür toplumlarda yeşerir ve kalıcı olur. Demokrasinin, düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün olmadığı ülkelerde barışın kalıcı olması beklenemez.

Bir çelişkiye daha dikkatinizi çekmek istiyoruz: Barış Süreci’nde, PKK’nın silahlı güçleri, mülki amirlerin, savcıların, hakimlerin, polisin, TSK’nın gözleri önünde ülkeyi terk ederken, eline silah almamış, yalnızca gazetecilik, yazarlık yaptıkları için birçok insan hala hapishanelerde tutuluyor. Madem barıştan söz ediliyor, niye bu insanlar hala hapishanelerde tutuluyor?

Sayın heyet üyeleri; bu uyarı, görüş ve önerilerimizin dikkate alınmasını, ilgili, yetkili birimlere iletilmesini bekliyoruz. Gereği yapılır ya da yapılmaz. Bunu bilemeyiz. Ancak, Çağdaş Gazeteciler Derneği Akdeniz Şubesi olarak, bu görüş ve düşüncelerimizin böylesine önemli bir dönemde yazılı olarak tarihe not düşüleceğini biliyoruz.”